7 Nisan 2020 Salı


HELİN BÖLEK
Yıl 2016,  Mevsim sonbahar, aylardan Kasım ayı, İstanbul'da, İdil Kültür Merkezi'ne düzenlenen bir polis operasyonu sırasında grup yorumun üyelerinden Helin Bölek, Bahar Kurt, Barış Yüksel, İbrahim Gökçek ve Ali Aracı   'polise mukavemet, hakaret ve terör örgütü üyesi olma' suçlamalarıyla önce gözaltına alınmış ardından da tutuklanmışlardı.
 Helin Bölek'in yanı sıra Bahar Kurt, Barış Yüksel, İbrahim Gökçek ve Ali Aracı cezaevinden yaptıkları bir açıklama ile yaşadıkları baskıları, uygulanan konser yasaklarını, kültür merkezlerine yapılan baskınların son bulması için 17 Mayıs 2019 tarihinde 'süresiz ve dönüşümsüz' açlık grevine başlamışlardı.
İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde 20 Kasım 2019 tarihinde görülen duruşmada, "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla yargılanan Bahar Kurt ile Helin Bölek tahliye edilmişti.
İki müzisyen, süresiz açlık grevi eylemlerini tahliyeden sonra da sürdürmeye devam ettiler. Helin Bölek ölüm orucuna ancak 288 gün dayanabildi. Şimdi o öldü. Ne yapmıştı, suçu neydi Helin’in? Özgürce türkü söylemek istiyordu. İşkenceye, gaza, copa isyan etmişti. Bu ülkede türkü söylemenin, yazı yazmanın, düşündüğünü ifade etmenin kurbanıydı Helin. Ölüsünü bir koltuğun üstüne uzatmışlar, başucunda hüzünlü bir ana. Yürek parçalayıcı bir görüntü…  Yürek olsun, gelsin dayansın bu acıya. Her yürek dayanır mıydı? Ama yüreksiz olanlar bu acıya alışıktır, çünkü taş yürekli bir toplumda yaşıyoruz. Çünkü yasaklı bir ülkede yaşıyoruz. Oysa “Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz” diyordu Atilla İlhan. Helin’i  türkü söyletmeden, marş söyletmeden ölüm döşeğine koydular.

Hiç yorum yok: