19 Ağustos 2020 Çarşamba

 

DECCAL   

 

13 yüzyılda geçen Umberto Eco’nun  “Suç manastırı”  ya da “Gülün Adı” romanını okuyorum. Özellikle aşağıdaki bölüm dikkatimi çekti. Yorumu okuyuculara kalsın.

Deccal, Arapça bir kelimedir, "decl" kökünden gelir. Sözlüklerde verilen manaya göre Deccal, "yalancı, hilekâr; zihinleri, gönülleri, iyi ile kötüyü, hak ile bâtılı karıştıran, bir şeyi yaldızlayıp gerçek yüzünü gizleyen, bucak bucak her yeri dolaşan müfsid ve mel'ûn bir kişidir." demektedir.

Deccal Gelince: “Deccal her yere herkes için gelir. Herkes onun bir parçasıdır. Kentler ve kırsal kesimleri yağmalayan çapulcular güruhunun içindedir. Sınıflar, halklar kiliseler arasında karışıklık olacağı yazılmıştır.

Kötü çobanlar ( Din adamları)   sapık, herkesi hor gören açgözlü zevkine düşkün, kazanç tutkunu, boş konuşmaktan hoşlanan, övüngen kendini beğenmiş, küstah boş gurur adına düşmüş, dar kapıyı yadsımayan,  hazır gerçek sözü küçümsemeye…  Bunlar gerçek dindarlık yolundan nefret edecekler, günahlarından ötürü tövbe etmeyecekler bu nedenle bütün insanlar arasına acımasızlık kardeşin kardeşe nefret duyduğu kötülük, katı yüreklilik, kıskançlık, aldırmazlık, hırsızlık, tüm öteki kötülükleri yayacaklar.

Sonra yıkımın oğlu övünüp, şişinen düşman, tüm dünyayı yanılgıya sürüklemek ve adil kimselere egemen olmak için birçok erdem gösterecek. Her yanda nefret ve yoksulluk belirecek.

Her ülkede deccallar çoğalacak büyük deccala tabi olacaklar. Krallıklar arası Deccallar meydana çıkacak. Deccallar pazarlarda alım satım işleriyle uğraşacak. Ticaret yollarını yakıp yıkacaklar. Gücü küfür,  eli ihanet olacak. Sağ eli yıkım,  sol sol eli karanlık getirecek.   Kudurmuş bir öfke ile ortalığı kasıp kavuracak. Her şeylerini başıboş olacağı oğulların babalarına el kaldıracakları, kadınların kocalarına düzen kuracakları, kocalar karılarını mahkemeye verecekleri, efendilerin uşaklarına insanlık dışı davranacakları, uşaklarınsa efendilerine boyun eğmeyecekleri,

Sonra büyük bir ırza geçme, zina yalan yemin etme, doğaya karşı suç işleme dalgası artacak, hastalıklar, kehanet büyü ve gökyüzünde uçan varlıklar belirecek. Yalancı peygamberler türeyecek. Yalancı havariler, rüşvet yiyenler dolandırıcılar büyücüler, ırz düşmanları para canlıları yalan yere yemin edenler ve düzenbazlar ortaya çıkacak, din adamları yalan söyleyecek rahipler dünyasal şeyler isteyecekler Güçlüler acımasız olacaklar, adil olanlar adaletsizliğe tanık olacaklar. Tüm kentler depremlerle sarsılacak veba ortalığı kasıp kavuracak. burada veba dediği kanımca (Kovit 19) olmalı

Deccal gelince: Alametler ve yıkımlar tam sekiz gün sürer. Ancak yedinci gününde İsa, babasının ışığından gelecek. Sonra adil olanlar yargılanacaklar, bedenler ve ruhları öncesiz ve sonrasız bir mutluluk içinde gökyüzüne ağacak. Sekizinci gün tan sökümünü görecek olanlar günahkârlar değil, doğudan gökyüzünün ortasından tatlı, yumuşak bir ses yükselecek ve tüm kutsal meleklerin başı olan melek, görünecek ve tüm melekler onunla birlikte bulutlardan bir arabanın içinde neşeyle ilerleyecekler; inanlı kutsanmışları kurtarmak için, hepsi birlikte şenlik yapacaklar çünkü bu dünyanın yıkımı tamamlanacak.

Ama buna sevinmemeliyiz! Tersine efendimizin kurtulmayı hak etmemiş olanları kendinden uzaklaştırmak için söyleyeceği sözleri düşüneceğiz.

Uzaklaşın benden siz lanetliler, Şeytanın ve yardakçılarının sizin için hazırladıkları ateşe gidin. Siz kendiniz hak ettiniz bu ateşi, şimdi tadına varın! Benden uzaklaşın, sonsuz karanlığa, hiç sönmeyecek ateşe gidin. Sizi ben yarattım. Oysa siz başkasının ardından gittiniz! Başka bir efendiye hizmet ettiniz. Simdi gidin onunla birlikte karanlıkta yaşayın…”diyecek.


 

Hiç yorum yok: