27 Eylül 2025 Cumartesi

 

Talaz’ın Oğulları Özet

Talaz sözcüğü, Türk Dil Kurumu’nda dalga, dalgalanma anlamına gelirken, Kürtçede kuvvetli kasırga demektir.
Ben de “Talaz’ın Oğulları” adlı romanımı, işte bu fırtınalı topraklarda yazdım. Çünkü bu topraklarda bir yanda köylünün güneşi dediğimiz Köy Enstitüleri ışığını saçıyor, köylüyü aydınlatmaya çalışıyordu. Öte yanda ise koyu bir taassup, kör bir bağnazlık hüküm sürüyordu. Aydınlıkla karanlığın, ilericilikle gericiliğin kavgası yıllarca devam etti.

Daha dün Malatya’da “büyücülük” yapan yedi kişinin gözaltına alındığını, 34 milyonluk bir dolandırıcılığa karıştıklarını okuduk gazetelerde. İşte o tarikatların, ağaların ve büyücülüğün hüküm sürdüğü topraklarda şekillendi bu roman.

Köy Enstitülü Öğretmen ile Ağa’nın Çatışması

Romanın özünde bir öğretmenle bir ağanın çatışması vardır.
Talaz, köyde yaşayan sıradan bir vatandaştır. El emeğiyle, kas gücüyle tapulu arazisinde kuyu kazar; toprağın bağrından suyu çıkarır. Çocuklarının geleceği için bağını bahçesini sulamaya çalışır.

Diğer yanda ise Celal Ağa vardır. Öyle güçlüdür ki valinin, kaymakamın görev yerini değiştirecek kadar nüfuz sahibidir. O günlerin köylüsü için en önemli geçim kaynağı haşhaştır. Köylü haşhaş eker, yağını çıkarır, afyonunu toplar. Ağa ise köylünün afyonunu ucuza kapatır, Adıyaman üzerinden Antep tarafına kaçak yollarla gönderir. Karşılığında silah alır, tüccarlarla değiş tokuş yapar. Rüşvetlerle hükümet görevlilerini de kendine bağlamıştır.

Zaman zaman ilçedeki memurları, amirleri konağına davet eder, onlara ziyafetler verir. Böylece hem ağırlığını gösterir hem de köylünün gözünü korkutur. Köyde kimse onun karşısına çıkmaya cesaret edemez.

Hinto’nun Terazisi

Bir kış günü ağa, köylüden alacaklarını toplamak için hizmetçisi Hinto ile oğlunu köy evlerine yollar. Köylü ya parasını ya da afyonunu vermek zorundadır.

Hinto ve ağanın oğlu, Serhat’ın kapısına varır. Tesadüf bu ya, o sırada Serhat’ın misafiri olan Nedim Öğretmen de evdedir. Serhat çuval dolusu afyon topaçlarını çıkarır, teraziye koyar. Ama Hinto terazinin denge çubuğuna kolunu bastırarak hile yapar. Afyonu olduğundan daha hafif tarttırır.

Nedim Öğretmen bu hileyi görür ve öfkeyle seslenir:
— Kolunu neden denge çubuğuna bastırıyorsun?

Hinto, pişkin bir edayla:
Fire payıdır öğretmen efendi, der.
— Ne firesi? diye çıkışır öğretmen.
— Afyon yaş toplanır, sonra kurur. Kuruyunca fire verir. Biz o fireyi tartıya dahil etmezsek ağamız zarar eder.

Öğretmen öfkeyle itiraz eder:
— Zaten kuruduğu kadar kurumuş. Ne firesi?

Ağanın oğlu ve Hinto, afyonu tartmadan köyden ayrılmak zorunda kalır. Olayı öğrenen Celal Ağa çılgına döner. Öğretmeni sürgün ettirir.

Talaz’ın Suyu

Bir gün Celal Ağa, karısı Hazine Hatun ve adamlarıyla birlikte Talaz’ın evine konuk olur. Talaz’ın evinin önünde büyük bir göl oluşmuştur. Gürül gürül akan dört beş oluk su, gölü doldurmaktadır. Celal Ağa bu manzarayı görünce kıskançlıktan çatlar.

Yolda karısına dönerek söylenir:
— Görüyor musun, Talaz su çıkarmış, bahçesini suluyor. Ben ağa olacağım da bahçem susuzluktan kuruyacak!

Hazine Hatun iğneleyici bir dille karşılık verir:
— Sen de muhtarsın. Hem de ağa . Ne yap et, o suyu köyün içine getir.

Ağa hiddetle yanıtlar:
— Talaz gasp etmiş köyün ortak malını! Madem muhtarım, ağayım benim bahçem susuzluktan kuruyacak öyle yağma yok. Ne edip ne yaparım o suyu köyün içine getireceğim.

Böylece su kavgası başlar.

 

Suyun Çekişmesi ve Ağanın Oyunları

Celal Ağa kaymakama çıkar:
— Köyümüzün içme suyu yok, der.

Kaymakam:
— Yakınlarda bir kaynak varsa YSE’ye söyleriz, ödenek bulursak köye su getiririz, diye karşılık verir.

Ağa hemen ekler:
— Kaynak var ama köyde gözü aç birisi suyu kendi evine çekmiş.

Kaymakam sinirlenir:
— Olmaz öyle şey! Hemen YSE’ye gidin, malzemeyi versinler. Köyünüze içme suyu getirin.

Celal Ağa, YSE müdürüne gider. Müdür, kanal kazma işini köylüye yükler, malzemeyi kendilerinin vereceğini söyler. Ağa da gücünü kullanarak Talaz’ın tapulu arazisinden çıkan suyu köyün malı gibi gösterir, hattı kendi konağının önüne çektirir. Talaz’ın bahçesi kurur.

Kan Davası

Bundan sonra olaylar kanlı bir mücadeleye dönüşür.
Talaz’ın oğulları, babalarının hakkını ararken Celal Ağa’nın devlet içindeki gücüne çarpar. Celal Ağa’nın bir oğlu Antep’te ağır ceza reisidir. Mahkemeler onun yönlendirmesiyle işler.

Derken Talaz’ın oğulları, Celal Ağa’nın oğlunu öldürür. Ağa öç almak için yeğeni aracılığıyla Talaz’ın kızını dağa kaldırmak ister. Bu sefer Talaz’ın oğulları da Ağa’nın yeğenini vurur.

Çatışma büyür, kan davası başlar. Celal Ağa silah tüccarlarıyla iş birliği yapar, Adıyaman tarafından kiralık katiller getirir. Katiller bir gün pusu kurar, Talaz’ı vururlar.

Ama bu da kavganın sonu olmaz. Talaz’ın oğulları, kimsenin olmadığı bir gece Celal Ağa’nın konağını basar. Onu, konağın önünde yaptırdığı gösterişli gölde boğarak öldürürler.

Sonuç

Talaz’ın kuyusundan çıkan su, sadece toprakları değil, koca bir köyün kaderini değiştirmiştir.
Su ile başlayan kavga, bir kan davasına dönüşmüş; aydınlıkla karanlığın, emekle zulmün, köylüyle ağa düzeninin çarpışmasına sahne olmuştur.

Saygılarımla

 

Hiç yorum yok: