12 Eylül 2025 Cuma

 

YAKLAŞAN TEHLİKE

İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, CHP İstanbul İl Yönetimi’ni görevden alarak eski CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’i kayyum olarak atamasının ardından gözler 15 Eylül’e çevrildi. Gürsel Tekin, 5.000 polis eşliğinde İstanbul İl Başkanlığı binasına girdi. Olayı protesto eden vatandaşlar sokağa döküldü.

Hepimiz bu gelişmeleri kaygıyla izliyoruz. Ancak asıl fırtına, 15 Eylül’de Kılıçdaroğlu “mutlak butlan” kararıyla yeniden CHP’nin başına geçerse kopacak. Umarım düşündüğümüz gibi olmaz. Eğer Kılıçdaroğlu sağduyulu davranmaz ve yanında topladığı bazı güçlerle CHP binasına yürürse, bu durum Alevi-Sünni çatışmasını tetikleyebilir. Kılıçdaroğlu’yla yürüyenlerin tümü “Alevi” olarak görülecek, karşı taraf buna karşı duracak ve iki kesim böylece karşı karşıya gelecektir. AKP’nin bugüne kadar başaramadığı Alevi-Sünni çatışması, işte o zaman fiilen yaşanabilir.

Her konuşmasını dikkatle dinlediğimiz, BirGün gazetesindeki yazılarını zevkle okuduğumuz Fikri Sağlar, 8 Eylül 2025’te TV1’de yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“Türkiye’nin en dinamik, en demokratik, en çağdaş, en ileri bakanı Alevi’dir. Kılıçdaroğlu da Alevilerin desteğiyle Türkiye’yi bu hale getirdi.”

Bu sözler, sanki Kılıçdaroğlu yalnızca Alevi delegelerin oylarıyla genel başkan olmuş gibi bir izlenim yaratıyor. Oysa CHP’nin yaklaşık 1.300 delegesi vardı. Bunların tamamı Alevi miydi? O günlerde Kılıçdaroğlu’na “demokrat”, “çağdaş”, hatta “Gandhi” diyenler bile olmuştu. Şimdi ise, Kılıçdaroğlu hata yaptı diye tüm Alevileri suçlamak ne kadar doğru?

Seçim sonuçlarına bakalım:

  • 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde CHP: %25,32
  • 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde CHP: %30,64
  • 14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde CHP: %44,88

Şimdi Fikri Sağlar’a sormak lazım: Bu oyların tamamı Alevi oyları mıydı? Düne kadar Aleviler “çağdaş, demokrat, solcu” idi; Kılıçdaroğlu da iyiydi. Ankara’dan İstanbul’a “Hak, Hukuk, Adalet” yürüyüşünü yaparken hepiniz arkasında yürüdünüz. O zaman Kılıçdaroğlu iyiydi de, şimdi mi kötü oldu?

Kaldı ki gerek 12 Mart 1971 muhtırasından, gerekse 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Alevilerin büyük kısmı can güvenliği kaygısıyla yurt dışına gitmek zorunda kaldı. Örneğin Malatya’dan söz edelim: Eskiden 4 milletvekilinden 2’sini sağ partiler, 2’sini CHP kazanırdı. Bugün ise 6 milletvekilinden ancak birini CHP çıkarabiliyor. Çünkü CHP’ye oy veren Aleviler göç etti, kırsal kesim boşaldı.

Senin partin iktidardayken de Aleviler size oy verdi ama karşılığında en ağır katliamları yaşadılar:

  1. Maraş Katliamı (19–26 Aralık 1978)
    İktidarda siz vardınız. Aleviler size oy vermişti ama evleri başlarına yıkıldı. 7 gün 7 gece boyunca saldırılar sürdü. 120 kişi vahşice öldürüldü, binin üzerinde kişi yaralandı, 552 ev yakıldı, 289 işyeri yağmalandı. Kolluk kuvvetleri müdahale etmedi, seyirci kaldınız. Bu katliamın sorumluluğu size aittir.
  2. Sivas Katliamı (2 Temmuz 1993)
    Yine siz iktidardaydınız. Aleviler partinize oy verdi ama Madımak Oteli’nde 33 aydın ve sanatçı yakılarak katledildi. Onları kurtarmadınız, seyirci kaldınız. İşte sizin demokratlığınız bu kadar.

Gerçekler, sizin anlattığınız gibi değil. Kılıçdaroğlu yalnızca Alevilerin desteğiyle orada kalmadı. Sizin Alevilere karşı ikiyüzlü yaklaşımınız yüzünden Kürt Alevilerin büyük kısmı DEM’e yöneldi. Sol sosyalistler zaten kendi partilerine oy verdi. Siz ise içinizdeki iş birlikçileri, yıllarca omuz omuza yürüdüğünüz isimleri görmezden geldiniz: Gürsel Tekin’i, Özlem Çerçioğlu’nu ve daha nicelerini görmediniz… O günlerde sizler makam kavgasına düşmüştünüz, gözleriniz gerçeği göremedi.

Kısacası, Kılıçdaroğlu’nun bugünkü konumu yalnızca Alevilerin desteğiyle açıklanamaz.

 

Hiç yorum yok: