KOMÜNİSTLER NEW YORK’A
Zamanında
her eylemde, her cami çıkışında faşistler ve din simsarları “Komünistler
Moskova’ya!”, “Komünistlere ölüm!” diye bağırırlardı. Şimdi ise Amerika’nın en
büyük kentlerinden New York’u, Zohran Mamdani gibi komünist kimliğiyle bilinen
bir aday kazandı. Peki, bu kez de “Komünistler New York’a!” diye bağıracaklar
mı? Yeni Şafak gazetesi “New York’u komünist belediye başkanı kazandı” diye
manşet atacak mı? Hadi, ilk Müslüman ve komünist belediye başkanını tebrik edin
de görelim. Edemezsiniz; çünkü bir tarafta Trump’ın, diğer tarafta Erdoğan’ın
gölgesi ve korkusu var.
O, sizin
gibi değil; inancını siyasete alet etmeyen, gerçekten samimi bir Müslümandı.
Özellikle Filistin’e verdiği açık destek ve İsrail hükümetine yönelttiği sert
eleştirilerle tanınıyordu. 2024 yılında yaptığı bir açıklamada İsrail’in
Gazze’ye yönelik saldırılarını “soykırım” olarak nitelendirmiş, “Filistin, eşit
haklara sahip bir devlet olarak var olmalı” demişti. Oysa sizin desteklediğiniz
iktidar, İsrail’le ticareti hız kesmeden sürdürüyor.
Ön
seçimlerde yüzde 43,5 oy alan Mamdani, rakiplerini geride bırakarak Demokrat
Parti’nin resmi adayı oldu ve 4 Kasım’daki genel seçimde zaferini ilan etti.
ABD’li sol siyasetçiler Bernie Sanders ve Alexandria Ocasio-Cortez’in yanı sıra
özellikle gençler tarafından güçlü biçimde desteklendi.
Seçim
kampanyasında “New York satılık değil” sloganını kullanan Mamdani; kira
artışlarının dondurulması, 2027’ye kadar ücretsiz otobüs ulaşımı, ücretsiz
çocuk bakımı ve yüksek gelir gruplarına ek vergi gibi vaatleriyle öne çıktı.
Barınma, enerji ve ulaşım alanındaki politikalarıyla dikkat çekti.
Bu yılın
başlarında Suriyeli Amerikalı sanatçı Rama Duwaji ile evlenen Zohran Mamdani,
Ocak 2026’da göreve başlayacak.
Mamdani’nin
seçilmesi, yalnızca New York’un yerel siyaseti açısından değil, Amerika’daki
politik dengeler açısından da önemli bir kırılmayı temsil ediyor. Yıllardır
“komünizm” korkusuyla kitleleri manipüle eden çevreler için bu sonuç büyük bir
çelişki oluşturdu. Çünkü bir zamanlar “Moskova’ya!” diyerek düşmanlaştırdıkları
fikirler, bugün dünyanın en büyük metropollerinden birinin yönetimine yön
veriyor.
Üstelik
Mamdani’nin zaferi, sadece ideolojik bir başarının ötesinde, toplumun geniş
kesimlerinin yoksulluk, barınma krizi ve yüksek yaşam maliyetleri karşısında
yeni bir yol arayışının ifadesi. İnsanlar artık ne sağcı popülizmin boş
vaatlerini ne de merkez politikaların köhnemiş çözümlerini görmek istiyor. New
York gibi kozmopolit bir kentte yükselen bu yeni sol dalga, dünyanın başka
metropollerine de ilham verecek gibi duruyor.
Türkiye’de
yıllarca “komünizm” üzerinden siyaset üretenlerin ise bu gelişme karşısında
sessiz kaldığı görülüyor. Çünkü Mamdani örneği, onların yıllardır kurduğu korku
duvarını yerle bir ediyor. Bir Müslümanın komünist, bir komünistin de halkın
geniş kesimleri tarafından desteklenebilir olması, onların ezberlerini bozuyor.
Diğer yandan
Mamdani, seçim sonrasında yaptığı ilk açıklamada “Bu zafer benim değil, New York
halkının zaferidir” diyerek sınıfsal temelli bir siyaset izleyeceğinin altını
çizdi. “Zenginlerin çıkarlarını koruyan bir şehir olmayacağız. Kente emeğiyle
değer katan herkesin yanında olacağız” sözleri, özellikle gençler ve düşük
gelirli kesimler tarafından büyük bir heyecanla karşılandı.
Bütün bu
gelişmeler gösteriyor ki dünya değişiyor. Eskiden sloganlarla öcüleştirilen
fikirler, bugün milyonlarca insanın oyuyla somut politik projelere dönüşüyor.
Komünizmle korkutmaya çalışanların ise artık elinde yalnızca kendi yarattıkları
karikatürler kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder