6 Kasım 2025 Perşembe

 KOMÜNİSTLER NEW YORK’A

Zamanında her eylemde, her cami çıkışında faşistler ve din simsarları “Komünistler Moskova’ya!”, “Komünistlere ölüm!” diye bağırırlardı. Şimdi ise Amerika’nın en büyük kentlerinden New York’u, Zohran Mamdani gibi komünist kimliğiyle bilinen bir aday kazandı. Peki, bu kez de “Komünistler New York’a!” diye bağıracaklar mı? Yeni Şafak gazetesi “New York’u komünist belediye başkanı kazandı” diye manşet atacak mı? Hadi, ilk Müslüman ve komünist belediye başkanını tebrik edin de görelim. Edemezsiniz; çünkü bir tarafta Trump’ın, diğer tarafta Erdoğan’ın gölgesi ve korkusu var.

O, sizin gibi değil; inancını siyasete alet etmeyen, gerçekten samimi bir Müslümandı. Özellikle Filistin’e verdiği açık destek ve İsrail hükümetine yönelttiği sert eleştirilerle tanınıyordu. 2024 yılında yaptığı bir açıklamada İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını “soykırım” olarak nitelendirmiş, “Filistin, eşit haklara sahip bir devlet olarak var olmalı” demişti. Oysa sizin desteklediğiniz iktidar, İsrail’le ticareti hız kesmeden sürdürüyor.

Ön seçimlerde yüzde 43,5 oy alan Mamdani, rakiplerini geride bırakarak Demokrat Parti’nin resmi adayı oldu ve 4 Kasım’daki genel seçimde zaferini ilan etti. ABD’li sol siyasetçiler Bernie Sanders ve Alexandria Ocasio-Cortez’in yanı sıra özellikle gençler tarafından güçlü biçimde desteklendi.

Seçim kampanyasında “New York satılık değil” sloganını kullanan Mamdani; kira artışlarının dondurulması, 2027’ye kadar ücretsiz otobüs ulaşımı, ücretsiz çocuk bakımı ve yüksek gelir gruplarına ek vergi gibi vaatleriyle öne çıktı. Barınma, enerji ve ulaşım alanındaki politikalarıyla dikkat çekti.

Bu yılın başlarında Suriyeli Amerikalı sanatçı Rama Duwaji ile evlenen Zohran Mamdani, Ocak 2026’da göreve başlayacak.

Mamdani’nin seçilmesi, yalnızca New York’un yerel siyaseti açısından değil, Amerika’daki politik dengeler açısından da önemli bir kırılmayı temsil ediyor. Yıllardır “komünizm” korkusuyla kitleleri manipüle eden çevreler için bu sonuç büyük bir çelişki oluşturdu. Çünkü bir zamanlar “Moskova’ya!” diyerek düşmanlaştırdıkları fikirler, bugün dünyanın en büyük metropollerinden birinin yönetimine yön veriyor.

Üstelik Mamdani’nin zaferi, sadece ideolojik bir başarının ötesinde, toplumun geniş kesimlerinin yoksulluk, barınma krizi ve yüksek yaşam maliyetleri karşısında yeni bir yol arayışının ifadesi. İnsanlar artık ne sağcı popülizmin boş vaatlerini ne de merkez politikaların köhnemiş çözümlerini görmek istiyor. New York gibi kozmopolit bir kentte yükselen bu yeni sol dalga, dünyanın başka metropollerine de ilham verecek gibi duruyor.

Türkiye’de yıllarca “komünizm” üzerinden siyaset üretenlerin ise bu gelişme karşısında sessiz kaldığı görülüyor. Çünkü Mamdani örneği, onların yıllardır kurduğu korku duvarını yerle bir ediyor. Bir Müslümanın komünist, bir komünistin de halkın geniş kesimleri tarafından desteklenebilir olması, onların ezberlerini bozuyor.

Diğer yandan Mamdani, seçim sonrasında yaptığı ilk açıklamada “Bu zafer benim değil, New York halkının zaferidir” diyerek sınıfsal temelli bir siyaset izleyeceğinin altını çizdi. “Zenginlerin çıkarlarını koruyan bir şehir olmayacağız. Kente emeğiyle değer katan herkesin yanında olacağız” sözleri, özellikle gençler ve düşük gelirli kesimler tarafından büyük bir heyecanla karşılandı.

Bütün bu gelişmeler gösteriyor ki dünya değişiyor. Eskiden sloganlarla öcüleştirilen fikirler, bugün milyonlarca insanın oyuyla somut politik projelere dönüşüyor. Komünizmle korkutmaya çalışanların ise artık elinde yalnızca kendi yarattıkları karikatürler kaldı.

Mamdani Ocak 2026’da görevine başladığında, New York’un nasıl bir dönüşüm yaşayacağını hep birlikte göreceğiz. Ancak bir gerçek şimdiden ortaya çıktı: Dünyanın en zengin ve en karmaşık şehirlerinden biri, umudu solda, eşitlikte ve halkçı politikalarda 

Hiç yorum yok: