27 Şubat 2009 Cuma

SAYIN DENİZ BAYKAL

Sayın DENİZ BAYKAL
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı.
Kendi halimde yaşayan altmış dört yaşında bir vatandaşım. On yılı aşkın süredir Cumhuriyet Halk Partisi Çankaya ilçesi üyesiyim. Kesin olarak ne zaman üye olduğumu anımsamıyorum. Ancak, anımsadığım bir şey var. O zamanki Cumhuriyet Halk Partisinin, Genel Başkanı siz değil, Altan Öymen’di. Yani parti içi demokrasinin az da olsa işlerlik kazandığı bir dönemdi. Ne zaman ki Altan Öymen, parti genel başkanlığından düşürüldü, o zaman tüm hevesim kursağımda kaldı. Buna rağmen parti üyeliğimi sürdürdüm. O günden sonra hep bir beklenti içindeydim. Bu parti bir gün düzelir, gerçek yerini bulur diye düşünüyordum. Ama son olaylarla gördüm ki, bunca yıl boşuna beklemişim. Artık bu partinin düzelemeyeceği kanısına vardım. Büyük heveslerle üyesi bulunduğum partinin çarkları, o günden sonra ileriye değil, hep geriye doğru işledi. Bir bağımsızlık savaşı sonucu, Mustafa Kemal’in kurduğu çağdaş laik sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinde özgür ve insanca yaşamak, insanların horlanmadığı, insan tarafından sömürülmediği, insanı değerlerin öne alındığı, kişiliğini, kimliğini, düşüncesini özgürce ifade ettiği bir ortamda, huzur ve güven içinde baskısız, eşitlikçi, paylaşımcı, demokratik hakların verildiği çağdaş bir Türkiye’de yaşamak tek arzum ve beklentimdi. Ne koltuk hevesim oldu ne para, kavgadan korkmadım, düşüncelerimden ödün vermedim. Bugüne dek bu düşünce ve bu kararlılıkla hareket ettim. Düşüncelerim uğruna hapislerde yattım, işkence baskı ve zulüm gördüm. Ama uğrunda hapislerde yattığım baskı ve işkenceler gördüğüm, peşinden koştuğum sol düşüncenin sahibi olduğuna inandığım parti son günlerde içine düştüğü durumu görünce inanın kendimden utanır oldum. Demokrasinin olmazsa olmazı sol düşünceye sahip partim, gerici açılımlarla kendisini inkâr ediyor. Atatürk ilkelerini simgeleyen rozeti yine Atatürk’ün yadsıdığı kara çarşafa takmayı, her mahallede kuran kursu açmayı, ben kabullenemiyor, içime sindiremiyorum doğrusu. Yalnız ben mi? 15 Şubat tarihinde DİSK; TÜRK İŞ ve KESKİN İstanbul’da düzenlediği kriz Mitingine CHP lilerin de katılmalarına rağmen, “Çarşaf düşkünü CHP’yi durdurun” yazılı pankartla protesto edildiği gözlendi. Tüm bunların üç beş oy avcılığı uğruna yapılması çok acıdır. Siz bunlara gerçekten inanıyor musunuz? Öyle sanıyorum ki sizin de yüreğiniz bunları kabullenmiyor, İşte ben hoş görünüze sığınıp, duyarlı bir vatandaş olarak, son gelişmelerden dolayı görüş ve düşüncelerimi size aktarmak istiyorum, aslında bu düşüncelerimi yüz yüze görüşüp size aktarmak isterdim. Ama size ulaşmak, inanın Tanrıya ulaşmaktan daha zordur. Çevrenizde oluşturduğunuz zırhı aşmak, her babayiğidin karı değil. Bu nedenle bu mektubu yazmak zorunda kaldım. Biliyorum bu mektubu da size ulaştıramayacaklardır. Ama günah, bu mektubu size ulaştırmayanların olacaktır. Sanırım haddimi aşmamışımdır.
SAYIN GENEL BAŞKAN, DEMOKRASİ DİYE DİYE…
1992 yılından bu yana Cumhuriyet Halk Partisi koltuğunda oturuyorsunuz. O günden bu güne on yedi yıl geçti, bu süre içinde ne iktidar, ne de iktidar seçeneği olabildik. Cumhuriyet Halk Partisi’ni bir hayalete dönüştürdüğünüzün ayırdında mısınız? Cumhuriyeti var eden ilkeleri birer birer yok ettiniz. On yılı aşkın parti üyesi olmama rağmen, Yani on yıldır mahalle delege seçimlerinden haberdar olmuş ve oy kullanmış değilim. Her nedense Yargıtay’a giden üye listelerinde de adıma rastlayamıyorum. Bunun anlamın çözmüş değilim. Çankaya ilçesine her uğrayışımda değişik simalı bir ilçe başkanı ile karşılaştım. Demek ayda veya iki ayda bir ilçe başkanı atanıyormuş. Son gelen İlçe başkanı ise, mahalle delege seçimlerini mahalleye duyurmadan bir akşamüstü saat altıda panoya bir liste astı. Gizli bir seçim yapıldı. Böylece mahalle delegeleri seçilmiş oldu. Yani yangından mal kaçırırcasına delege seçimleri yapıldı. Sanırım tüm sorun gelip burada düğümleniyor, burada kaynaklanıyor. Demokratik olmayan bu yolları kim öneriyor, kim yaşama geçiriyor, bilemiyorum. Kısacası parti içi demokrasi işlemediği gibi, ülkedeki demokrasi de gelişmiyor.
Sonra başka bir adayın karşınıza çıkması da olası değil. Çünkü tüzüğünüze koyduğunuz %20 lik baraj sistemiyle yerinizi sağlama alıp iyice pekiştirdiniz. Sorarım size acaba başka bir ülkenin sosyal demokrat parti tüzüklerinde böyle %20 lik bir baraj sistemi var mı? Onu da çok merak ediyorum. Bu marifetli buluşu da sanırım siz keşfettiniz.
2003 kurultayına kadar var olan ve hiç kimsenin şikâyetine yol açmayan bu usul, neden değiştirildi. Siz de biliyorsunuz ki, bugün ki parti tüzüğü demokratik bir parti tüzüğü değildir. Faşist partilerin tüzüğünü andıran tek parti, tek lider tüzüğünü andırıyor. Partide liderin sözünün yasa sayıldığı bir hukuk sistemi kurulmuş, oysa Atatürk’ün partisi dikta yöntemleriyle yönetilemez. 1934 yılında Atatürk parti örgütüne, kendisine muhalif insanların seçilmesini önermiştir.75 yıl sonra tek lider, tek sesli bir parti oluşturduk. Olan Cumhuriyet Halk partisine oluyor. Olan bu halka oluyor. Nasıl olsa sizin tuzunuz kuru.” Küçük olsun benim olsun” yeter diyorsunuz. Bu durum o kadar yadsınıyor ki, karşınızdaki parti lideri dahi bu haksızlığı vurgulayarak Diyarbakır’da yaptığı konuşmada sizinle dalga geçiyor. Acaba bu durum Türkiye solunun yazgısı mıdır? Çünkü Rahmetli Bülent Ecevit de ölünceye dek partinin başında kaldı. Ne bir güç birliği oluşturdu, ne de kendisi bir güç olabildi. Yani Genel Başkanlar ölümlerle mi yerlerini başka birilerine terk ederler…
Sayın Genel Başkan Sizi Üzmediğimi Umarım:
Kusura bakmayın bu durum sizden kaynaklanmıyor mu? Hani siz son kurultayda Cumhuriyet Halk Partisini ben kurdum, bu parti benim eserimdir diye övünmüştünüz. Oysa büyük bir yanılgı içindesiniz. Bu halk bu partiye gönül veriyorsa sanmayınız ki size gönül verdiklerinden. Cumhuriyet’e ve Atatürk ilkelerine sahip çıktıklarındandır. Devlet kuran bu parti, siz ve özel kadronuz koca CHP yi baraja taktınız. Siyasal partilerin size verdiği avantajla iktidarınızı saltanata dönüştürdünüz. CHP yi yani Atatürk’ün Partisi, Atatürk’ün kurtardığı yurdun 37 ilinde yok ettiniz, Başkenti on beş yıldır bir madrabazın yönettiği yönetime seyirci kalıyorsunuz. Şu anda da Ankara adayına yardım etmiyor, başında bulunduğunuz parti kadroları canla başla çalıştırma gücünde görünmüyor.
12 Eylül faşist darbesiyle kapatılan CHP, 9 Eylül 1992 yılında yeniden siyasal yaşamımızdaki yerini aldı. Siz de 25. Kurultayda genel başkanlığa seçildiniz. Bugüne dek bir başarınız görülmedi. Demokratik toplumlarda başarısız yönetimler yerlerini yeni yönetimlere bırakır. Bakın, İtalya’da ana muhalefet partinin Sardinya adasındaki yerel seçimlerde aldığı yenilginin ardından Genel Başkanı Wolter Veltroni görevinden istifa ederek “Başarılı olmadım beni bağışlayın” diyerek onurlu bir politikacı örneği sergiledi. Ama sız kaç seçimde, kaç kez yenilmenize rağmen bu onurlu davranışı gösteremediniz. Sizin bu başarısızlıklarınız topluma acı çektiriyor bu acıları yüreğinizde hissetmeniz gerekmez mi? Halkımız gericiliğe itiliyor, ama siz bu gidişi durduracak bir izlence sunamıyorsunuz. Hileli yollarla savaşkan partilileri yönetim birimlerinden uzaklaştırmaktan sanki zevk duyuyorsunuz. Atatürkçüleri silip süpürdünüz, Padişah politikası uygulayarak kan kardeşlerinize dahi acımadınız. Çevrenizde size alkış tutan, etten bir duvar ördünüz. Sizin uzaklaştırdığınız o insanların ne gibi günahları vardı? Onlar yanlış, tek doğru siz miydiniz? Kusura bakmayın Mustafa Kemalin kurduğu dev gibi bir partiyi yediniz bitirdiniz bir deri bir kemik haline getirdiniz. Partinin ilkelerini yansıtan altı oktan geriye kaç ok kaldı. Okların hepsini yok ettiniz. Okları bize çevirdiniz. Kimimizi öldürdünüz kimimizi yaraladınız. Çarşafa ve tarikatlara yöneldiniz. CHP ye ihanet ettiniz kısaca. Bir gün bir il başkanı bir şey söylüyor, ertesi gün parti politikası oluyor, Bir belediye başkanı bir şey ortaya atıyor, ertesi gün parti açılımı oluyor. Bu durum partinin programsızlığını gösteriyor. Tasarısı ve tasarımı olmayan bir CHP’ye halk neden inansın.”Benim yüz milletvekilimi var, ne yapayım diyemezsiniz. İsmet paşa 24 milletvekiliyle 550 milletvekili olan DP yi sallamıştı. Yine Türkiye işçi partisi 1965 seçimleriyle meclise soktuğu 15 milletvekiliyle meclisi sallamıştı. Doğru kadrolar ve doğru politikalar halkı pekâlâ ikna eder. Çarşafla, Kuranla, tarikatlara sarılmakla iktidar olunmaz. Bunların sahibi zaten vardır. O da AKP dir. Siz Devrimci CHP olarak tarikatlara sığınmaz tarikatlarla savaşmalısınız. Çünkü tarihin çarkı geriye değil, daima ileriye doğru işler. Tayip Erdoğan’ın dediği gibi Sivas’tan öteye gidemez misiniz? Diyarbakır’a, Kars’a neden gidemiyorsunuz merak ediyorum doğrusu. Bir zamanlar buralar CHP nin kaleleriydi. Salon toplantılarıyla kendinizi ve bu halkı avutamazsınız. Siz ki 14 Nisan cumhuriyet mitinglerini dahi değerlendiremediniz. O halkın heyecanını dahi boşa çıkardınız. Halkın karşısına çıkmaktan korkuyor musunuz? Cumhuriyet mitinglerinde iddialı sözlere rağmen Ankaralı sandığa gitmedi. 2 milyon 900 bin seçmenin bulunduğu Ankara’da 405 bin seçmen oy kullanmaya gitmedi. Genel anlamda 2007 seçimlerinde sandığa gitmeyen seçmen sayısı yaklaşık (42,532,526 – 35,887,968 )= 6,644,558 kişi olup, CHP’nin aldığı oylara (7,300,234) oldukça yakındır. Bu oylar sandığa niçin gitmedi diye hiç düşündünüz mü Sayın Genel başkan? Bu oyların %90 ‘ı sol oylardır bunu böyle bilesiniz.
SAYIN GENEL BAŞKAN:
HEDEF ÇARŞAF DEĞİL, DEMOKRATİK AÇILIMLAR OLMALIYDI:
AKP nin niyeti ve amacı belli. Önce iktidarı ele geçirdiler. Sonra dindar bir cumhurbaşkanı seçtiler, yetmedi YÖK’e yeni başkan tayın ettiler, tüm üniversiteleri ele geçirdiler. Emniyette F tipi örgütlemeye gittiler. Devlet kurumlarını birer birer ele geçirdiler. Orduyu etkisizleştirdiler. Yargıyı hırpalıyorlar. Kendilerine göre yeni medyalar oluşturdular. Hem de güçlü medyaları var. Eşinin başını örtmeyeni devlet kurumlarında barındırmıyorlar, işten çıkarmak için her yola başvuruyorlar. Şu anda başı kapalı olmayan bir genel müdür, bir daire başkanı bulamazsınız. Makam ve mevki sahibi olmaya çalışanlar, eşinin başını örtmek için birbirleriyle yarış etmektedirler. Siz bunlarla savaşacağınıza, bunlarla yarışa girdiniz. Yeni anayasa ile şeriat devletini kuracakları gün yakın. Ama siz hala parti içi iktidar sevdasındasınız. İslamcı atılımları bırakıp devrimci ve ilerici atılımlar yapsanız hem sizin, hem de ülke için daha hayırlı olur kanısındayım.
Şu anda halk aç, insanlar işsiz, ülkemiz parça parça satılmaktadır. Bu ülke savaşla kazanıldı para ile satılmaktadır. Eğitim ve öğretim dinselleşti. Devletin güvenlik güçleri tarikatların elinde… CHP ‘nin ekonomik ve toplumsal tasarıları nedir? Ben bir partili olarak bilmiyorum bu halk da merak ediyor. Yeni tasarı ve tasarımlarla Bülent Ecevit 12 Mart 1971 sonrası, CHP yi halkın partisi yapmıştı. Sizin ve kadronuzun takım çalışmalarından bıkan Bülent Ecevit, DSP yi kurdu. O, yeni kurduğu partisini de birinci parti yaptı. Bütün bunlar size bir şeyler söylemiyor mu? Şunu iyi bilmelisiniz ki; Laiklik kimsenin umurunda değil. Halk somut tasarılar bekliyor ve de ilerici izlenceler. Siz gericiliğe ışık yaktıkça partinin dinamik güçleri partiden uzaklaşıyor, parti savaşkan kadrolardan yoksun kalıyor, her geçen gün kan kaybediyor. Devrimci ilkelerinden vazgeçen onları geliştirmeyen CHP, hiçbir zaman başarılı olamaz. Bunu 29 Mart seçimlerinde de göreceksiniz. Kapalı salonlarda yaptığınız muhalefetinizi salonlarda bırakıp alanlara, Van’a, Karsa Hakkâri ye kadar uzanmalısınız, alanlara sokaklara ininiz ama somut tasarımlarla, göreceksiniz o zaman bu halk sana kucak açacaktır.
Sayın Genel Başkan:
22. Temmuz seçimlerinde CHP nin aldığı oy kadar insan sandığa gitmedi. Bu oyların yüzde doksanı sol seçmendir. Onları şu veya bu şekilde küstürdünüz, oy kullanmaya dahi gidecek bir konuma getirmediğinizden memnun musunuz? Ben belli bir çevrede ikamet etmekte olan bir vatandaşım. Bulunduğum çevre aydın ilerici bir yapıya sahiptir. Kime dokunsam bin ah işitiyorum. Yani CHP de kaldığım için kendimi suçlu duyumsuyorum. Sorumlu ve duyarlı bir vatandaş olarak yaptıklarınıza daha fazla ortak olmak istemiyor, bu gidişe daha fazla seyirci kalamayacağımı bildirir istifamın kabulünü ve dilekçemin Çankaya İlçe başkanlığına havalesini özellikle arz ederim. Kusur işlediysek af ola…24 Şubat 2009
Saygılarımla..

Hiç yorum yok: