TÜRKİYE 2023 SEÇİMLERİ
92 Kişiyi domuz bağıyla öldüren Hizbullah tetikçilerinden Siraç Şanlı, Muhammet Ömer, Faruk aydın, Mehmet Emin Can tahliye ettirilirken, Yine Hizbullah Davası kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Emin Alpsoy Cumhurbaşkanı tarafından cezası kaldırılırken halkın oyu ile seçilmiş hiçbir suçu olmayan Can Atalay içeride esir tutuluyor. Nice kadın katilleri, çocuk istismarcıları, uyuşturucu baronları, dışarı çıkarılırken Can Atalay neden içeride esir tutuluyor? Hani milli irade deniliyordu. Hani ülkede demokrasi vardı. Hani adalet vardı. Lanet olsun böyle adalete böyle demokrasiye diyorum böylesi demokrasiyi böylesi adaleti protesto ediyorum.
Hepimizin bildiği gibi Türkiye Demokrasisi dışarıdan ve içeriden kuşatma altına girmiştir. Dışarıda AB ABD ve Rusya büyük bir başarı kazandı diye Erdoğan’ı tebrik etmek yarışına girdiler. AB ve ABD, Mültecileri içerde tuttuğu için Tebrik ediyorlar. Çünkü onlara göre Türkiye bir ileri karakoldur. Suçlular karakolda bekletilir. Karakol komutanı efendilerinin emirlerini bire bir yerine getirmekle mükelleftir. Putin, yani yeni Rusya İmparatoru Erdoğan’la aynı felsefeyi paylaşıyor ve AKkuyu Nükleer santral kankasıdır. Bir de kullanılmayan hangarlarda çürütülen S- 400 lerin müşterisiydi Erdoğan. Kullansada, kullanmasa Putine göre hava hoş, 2,5 milyar dolarlık bir müşteriye can kurban… Onun içindir ki, seçim sonuna kadar Doğalgaz borçlarını ertelemiştir. Eskiden Faşistler meydanlarda komünistler Moskovaya diye slogan atarlarken, görüyorum ki şimdi kendileri Moskova’dan çıkmıyorlar.
İçeride de hepimizin bildiği gibi adil olmayan koşullarda bir seçim yaşadık. Adına milli irade diyoruz, adına demokrasi diyoruz. Sol ve solcular olarak yine yenildik. Şunu bilmemiz gerekirken tüm dünyada solcular ve komünistler olarak küresel bir saldırıyla karşı karşıyadır. Avrupa’dan başlayacak olursak
1 - İtalya’da 2022 de yapılan seçimlerde sola karşı Mussolini hayranı aşırı sağcı Georgia Meloni büyük bir oy farkı ile seçimi kazandı. Ülkenin ilk kadın başbakanı oldu.
2- İngiltere’de 5 Eylül 2022 de yapılan seçimlerde İşçi Partisi karşısında Muhafazakar aday büyük sermayedar Hint Kökenli RİSHİ SUNAK MURTHY seçimi kazandı ve başbakan oldu
3 – Fransa’da Yeşiller partisi, Sosyalist Parti, Komünist Parti ,Sosyal ve Ekolojik Yeni Halk Birliği ittifakı 133 milletvekili çıkarırken, Liberal Parti lider Emmanuel Macron % 58,5 oy alarak 245 milletvekili çıkararak birinci parti oldu ve başkan seçildi.
4 -Macaristan Seçimleri ülkemiz seçimleriyle aynı kaderi paylaşıyor. Tıpkısı ve aynısı gibidir. Muhalefetin oluşturduğu 6 parti aşırı sağcı parti sol partilerle yapılan ittifak sonucu 12 yıl iktidarda olan Fidesiz Partisi lideri Viktor Orban In karşısında yenildiler. İttifak Orbanı deviremedi. Peki neden böyle oldu? Çünkü ittifak sağlıklı değildi. Seçmenlerin çoğu sandığa gitmedi. Sağcılar sol adaya, solcular Sağcı adaya oy vermediler. Tıpkı Türkiye seçimlerinde olduğu gibi...
Türkiye’de de ittifak kurdular, sağ ittifak %52 ,sol ittifak % 48 oy aldı. Ama nasıl? İttifak; üstü ince bir buz tabakasıyla kaplanmış altı kaynayan bir kazan gibiydi. Beş sağcı parti, Sosyal Demokrat bir parti ile kurulan İttifak bütünlük içinde değildi. Altı fokur fokur kaynayan bir kazana benziyordu. Med – Cezir olayı gibi gel gitler yaşanıyordu. Tam bir birlik sağlanmış değildi. Önce seçilecek aday üzerinde uzun süre anlaşamadılar. Sonra dört aday ileri sürdüler. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde belli bir süre tartıştılar. Sonra Kürt olmasın, Alevi olmasın, İlahide Türk ve Sünni olsun tartışması sürdü. Bu tartışmalarla her parti kendi tabanlarına birer mesaj veriyordu. Sonuç çıkmayınca Kemal Kılıçdaroğlu üzerinde sözde uzlaşacakları sırada İyi partide de art arda istifalar yaşandı. Altı masanın altı kaynamaya devam ediyordu. Meral Akşener tabanına bir mesaj vermek için buzun kenarına basıverince buz tabakası çat diye çatlayıverdi. İttifak bozulacaktı ki, Rica Minnet Meral Akşener geri döndü. Buz tabakası tamir edilmeye başlandı. Ama taban kaynamaya devam ediyordu. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş faktörü ile Kılıçdaroğlu yıpratmayı sürdürdüler. Kılıçdaroğlu kazanamaz, seçilecek aday lazım dediler. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’ndan birisi mutlaka kazanır propagandalarına hız verildi. Ekrem İmamoğlu'na o kadar gaz verildi ki İmamoğlu İstanbul’a sığmaz oldu. Kılıçdaroğlu, halkın gözünden düşürülmeye devam edildi. Sonunda Kılıçdaroğlu aday gösterildi. Bu kez de Kılıçdaroğlu tek başına yapamaz yamalı bohça gibi Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu yama olarak yanına yamadılar. Sıra mevki ve makam tartışmasına geldi. Bana şu kadar milletvekili, beni de başkan yardımcısı yapacaksın, bensiz karar almayacaksan, her kararı bana danışacaksın tartışması başladı. Bir süre de bu tartışma ile oyalandılar. Kılıçdaroğlu Lanet olsun dedi sana şu kadar milletvekili sen de yardımcım olacaksın diyerek tartışmaya son noktayı koydu. Ama sağ tabanda dikiş tutturulamıyordu. Kimse tabanına söz geçiremiyor sahip olamıyor ciddi olarak Kılıçdaroğluna sahip çıkılmıyordu. Kılıçdaroğlu tüm gücüyle çalıştı, sabah meydanlarda mitinglerde konuşmalar yapıyor, akşam TV Kanallarına video yetiştiriyordu. Bu koşullar altında seçimler yapıldı. Tabanı olmayanlar, değil yüzdelerde binlerde dolaşan partiler ellerini sıcaktan soğuğa sokmadan CHP listelerinden 38 milletvekili kaptılar. İkinci tura gelindiği zaman ittifakçılar köşelerine çekildi bu kez grup kurma hesapları yapmaya başladılar. İkinci tur seçimler yapıldı. Görüldü ki değişen bir şey yok. Ne ittifaklar sözünde durdu ne de tabanları sandık başına gitti. Sağda gidenler ittifakın sol adayına oy vermediler, tıpkı Macaristan seçimleri gibi…. Ağrının bir köyünde bir oy Merale, bir oy Erdoğan’a diyen listeler ortaya çıkınca tabanın kimin tarafından pay edildiği ortaya çıkmış oldu. HDP tabanının bir kısmı da Kılıçdaroğluna oy vermedi. % 10 barajı yerinde kalsaydı İyi parti de HDP de baraj altında kalacaktı. Bu kadar çalışmasına bu kadar özveriye rağmen kabak yine Kılıçdaroğlu’nun başında patladı.
Bir de ülke genelinde Medyaya bir bakalım.
Macaristan seçimlerinde Orban Kamu medyasının muhalefet adayına 5 dakika verilmesine bile izin vermedi. Kamu medyasını, kendi malı, kendi mülkü gibi kullandı.
Türkiye Medyasına gelince Macaristan medyasından farksızdı. Özel Medyanın % 98 ile TRT’nin tamamı Erdoğan’ın malı mülkü gibi çalıştı. TRT ayda Erdoğan’a 32 saat ayırırken, Kılıçdaroğlu'na 31 dakika ayırıyordu. İşte adil olmayan anti demokratik koşullarda bir seçim geçirdik. Nice hilelerle, oy transferliğiyle, ithal oylarla, Kara propagandasıyla, Montaj Videolarla, iftira ve yalanlarla bir kamuoyu oluşturuldu. Yetmedi devlet olanakları, fütursuzca kullanıldı. Görevlerinden istifa etmeyen bakanlar kendi makamlarını kullanarak propagandalarını yürüttüler. Cumhurbaşkanı devlet olanaklarıyla yasalara ve anayasaya aykırı devlet bütçesini kullanılarak seçimi kazandı.
Afgan ve Suriye’den getirtilen savaş militanlarına konut satışları yapılarak kanun dışı sahte vatandaşlık verilerek oy kullandırıldı.
600 milyon Tl civarında para dağıtıldığı iddia edilmektedir. Yörelere göre birey başına 600 Tl ile 5000 tl arasında para dağıtıldığı ileri sürülmektedir. Böylelikle 23 milyon insana para dağıtıldığı iddia edilmektedir.
Bunların dışında Türkiye’de 30 Tarikat, 400 kadar cemaat mevcuttur. Her cemaate bağlı birçok mahalli yöresel dernekler de boş durmadılar onlar da Tarikatlarına çalıştılar.
Türkçe bilmeyen bir Afganlı ile bir Suriyeliye mikrofon uzatıldığında kendi dilleriyle cevap veriyorlar, çünkü Türkçe bilmiyor ama vatandaşlık almışlar. Para karşılığı ülkemiz toprakları parsel parsel satılmıştır, Erdoğan bu ülkeye kendi ulusu kendi ülkesi gözüyle bakmıyor o ümmet gözüyle bakıyor. Kendisini Halife vatandaşları müritleri sanıyor. Müslümansa mesel yok benim ümmetim diyor. Arap kökenli birisi kalkıp arkasında üç kadınla oy kullanmaya gidiyor, kendi ülkesinde kadınlara oy hakkı tanımayan Katarlı olsun, Suudi Arabistanlı olsun demokrasi düşmanı birisi benim ülkemde oy kullanıyor, benim kaderimi belirlemeye çalışıyor.
Erdoğan’a oy verenler biat kültüründen geliyorlar. Tarikatçılar kendi liderlerine cemaatler de kendi şeyhlerine biat etmektedirler Tarikat ve cemaat lider ne derse onu yerine getirmek zorunda kalıyorlar. Onlara göre itiraz etmek günahtır. Dogmatiktirler. Onun içindir muhalefet sürekli % 48 İktidar 52 oranın oy alıyor sistem değişmiyor. Ancak bir başarı söz konusu ise o da Türkiye İşçi partisi ilk girdiği seçimlerde bütün sandıklarda ses vermeye başladı. %1,7 oy alarak meclise girdi. Şimdi mecliste ses verecek
Yaşasın yaşasın sosyalizm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder